Etkinlikler

Türkiye Cumhuriyeti Markası Ne Olmalı?

Yazan: , tarih: 13 Ağustos 2013

Türkiye Cumhuriyeti Markası Ne Olmalı?

Yaratılan değerler, rekabetin gittikçe yoğunlaştığı dünyada hem kurumları hem de ülkeleri ayrıştıran önemli bir faktördür.

Biz bireyler ve kurumlara düşen en önemli misyon, sosyal ve ekonomik itibarı arttırmaya destek olmak ve ülkemizin dünyada marka değerini arttırmaktadır. Ülkeler artık kimliklerini ve onları diğerlerinden ayıran özelliklerini öne çıkarmak için daha fazla gayret gösteriyorlar. Dünyada ülkelerin toplumsal ve ekonomik güçleri değerlendirilirken, yarattığı değerler ve algıların rolü büyük. Dünyada şimdi yumuşak güç önemli ve güçlü markası olan ülkeler kazanıyor. Peki, ülkemizin bilinirliliği, tanınırlığı nedir? Beğeniliyor muyuz? Tercih ediliyor muyuz?

Tercih edilen bir ülke olabilmemiz için önce demokratik ve hoşgörü sahibi bir ülke olduğumuzun algısının yükselmesi ve kişisel özgürlüklere değer verilmesi gerekir. Sosyal yaşam konforumuzun kalitesi, uzlaşmacı tavrımız, dünyadaki tüm topluluklara kucak açan misafirperver yaklaşımımız, dünya standartlarında iş dünyamız, binlerce yıllık kültürel mirasımız ve turizm sektörümüz, bu algının yükseltilmesine destek veren en önemli unsurlarımız.

Tüm toplumlarda bu konuların artan önemini bilen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk ürünlerini yurt dışında temsil edecek logo/kavram/slogan oluşturmak üzere, 19 Nisan 2013 tarihinde Sapanca'da bir çalıştay düzenlendi. Türkiye Cumhuriyetinin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için yaratılan markanın ne kadar önemli olduğunu bildiğim için, bu çalıştaya davet almak beni çok heyecanlandırdı. Toplantıya katılmadan önce marka olgusu hakkında küçük bir araştırma yaptım ve arkadaşlarımın konu ile ilgili katkılarını aldım. T.C. Ekonomi Bakanlığı himayelerinde TİM tarafından düzenlenen "2023 Hedefi Yolunda Türkiye Markası" Çalıştayında Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan önderliğinde ve TİM Başkanı Sayın Büyükekşi'nin katılımlarıyla önemli bir adım atıldı.

Saffron Brand Consultants firması sunumlarında iki fikir koydu:

1)     Sınırsızlık (Borderless) ve

2)     Türk İnovasyonunu Kutla (Celebrate Turkish Innovation)

Çalıştaya katılanların çoğunluğu bu fikirleri çok desteklemeseler de bunlar yeni güzel fikirlerin doğmasına yardımcı oldu. Çoğunluk, markanın ve sloganın hakiki ve özgün olması konusuna vurgu yaptı. 'Let’s Turkey,' 'Time of Turkey'  gibi çok güzel sloganlar konuşuldu.

Türkiye Dünya ekonomisinde 16, Avrupa'da ise 6. sırada. Ancak, ‘Brand Finance’ sıralamasında ilk 500 arasında bir Türk markasının olmaması üzücü bir nokta.  Biz marka yaratanlar ve kurumların itibarını gelecek yıllara taşıma sorumluluğunu taşıyanların inanması gereken en önemli unsur olan ‘sürdürülebilir marka anlayışında gerçeklik ve sahiciliği’ esas kılmamız gerektiğidir. İnci Grubu şirketlerinden İnci Akü, “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesinde 81. Sırada yer aldı. İnci Grubuna ait bir markanın en değerli 100 Türk Markası arasına girmesinden gurur duyuyoruz ve gidecek çok yolumuz olduğunu biliyoruz.

Marka sadece dış görüntü olarak yaratılmak istenirse sahte olduğu çok çabuk anlaşılır. Bu nedenle, oluşturulacak marka bir değerler zinciri olarak özümsenmeli ve içselleştirilmeli.

İstanbul ülkemizin marka değerini arttıracak en önemli cazibe merkezimiz ve benim çok sevdiğim bir şehirdir. İstanbul’da olduğum zamanlarda, fırsat bulduğumda Boğaz'da yürüyüş yapar ya da bir yerde çayımı yudumlarım. Geçenlerde bir bahar günü çayımı yudumluyorum. Önümden güzelim Boğaz'ın çöplerini süpüren bir deniz aracı geçiyor. Bir anda İstanbul marka sıralamasında aşağıya düştü. Nedeni İstanbul gibi bir dünya markasının değerinin, içinde yaşayanların farkında olmadığını görmemdi. Bir insan nasıl olur kıyar da boğaza çöp atar? Markayı yaşatmak için önce o markayı sahiplenmemiz gerekiyor. 

TÜRK insanını marka yapabiliriz. ‘Türk gibi’ marka olmalı. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının güvenilir, dürüst, çalışkan, esnek, kolay adapte olan, hızlı tepki veren, güvenilir özellikleri öne çıkmalı. TÜRK malı kaliteli ve uygun fiyatlı ürünler, güvenilir satıcı algısı oturmalı. Biz bunu jant imalatında başardık. Artık otomotiv sektöründe jant alımı söz konusu olduğunda “Manisa'dan fiyat aldınız mı?” diye soruluyor. Türkiye düzenli, istikrarlı, barış içinde kültürlerin birleştiği, gelir dağılımının adil olduğu,  unutulmaz deneyimlerin yaşandığı ülke olarak anılabilmeli. Türkiye Markası her geçen gün kuvvetleniyor.

Dünyada marka değeri yüksek olan ülkeler değer kaybederken, Türkiye, BRIC ülkeleri gibi gelişen ülkeler değer kazanıyor. Türkiye, politik, ekonomik ve kültür çevrelerinde popüler; ihracatı güçlü, insan kaynağı genç, dinamik ve esnek bir ülke. Türkiye Cumhuriyeti markasının görüntüsü pozitif; ancak gelişme alanları da mevcut.

Turizmde büyük avantajlarımız var. Dünyadaki en güzel iklim kuşağındayız. İnsanımız kendine güveniyor, çalışkan, esnek, çevik, adaptasyon yeteneği yüksek ve misafirperver.

2023 yılında ilk 10 büyük ekonomi arasında olmayı ve 500 milyar USD ihracatımızla ‘Güçlü Ekonomi, Güçlü Türkiye’ olarak; kişi başı milli gelirin 25 bin doların üzerinde olmasını istiyoruz. Ancak bu kolay değil. Hedefe ulaşabilmek için markamız ve gelir dağılımı üzerinde çalışmalıyız.

AVRUPA entegrasyonu için gerekli olan demokrasi, demokratik kurumlar, fikri özgürlükler, yargı ve temel haklar, marka olgusunun gelişimi için bir ülkenin olmazsa olmazları. Bunun dışındaki gelişme alanları:

Bilgi yönetim sistemleri daha da gelişmeli.

Kişilerin saygı ve özgüveni artmalı.

Kurumsallık, yeni hayat anlayışlarına uygun yeni kurallar oluşturulmalı.

Kayıt dışı ekonomi azaltılmalı.

Eğitime daha fazla önem verilmeli.

Kentsel dönüşüm, mimari kimlik, altyapı gelişmeli.

İnnovasyon, Ar-Ge, teknolojiye önem verilmeli.

Temiz enerji kaynaklarına yönelinmeli.

Gelir dağılımı daha dengeli olmalı.

Türkiye Cumhuriyetinin markası önemli:

Kurumsal, insan haklarına önem veren, barışa önem veren, tüm kültür ve dinlerin birleştiği ülke olmak. Türkiye güven içinde geleceğiniz yaşayacağınız ülke imajını kuvvetlendirmeliyiz.

Ulu önderimiz Atatürk "Yurtta Sulh Cihanda Sulh," demiş. Türkiye tüm kültürleri dinleri güven ortamında kucaklayan ülke olmalı. Hoşgörünün ülkesi olmalı; bu özelliği ile markalaşmalı. Kültürümüzün çeşitliliğinin getirdiği zenginliği güzel kullanmalıyız.

Güvenilen ülke Türkiye markasına nasıl kavuşulur? Güvenilir olmak için güvenilir hareket etmek önemli. Bunun için de kurumsallaşmaya daha fazla önem vermeliyiz. Güvenilen insanların yaşadığı ülkede insan kendini güvende hisseder. Temizlik ve dürüstlük, olmazsa olmaz olmalı. Ülke insanımızın bu özelliklerinin gelişmesi için eğitim de olmazsa olmaz.

İhracatımızın artması, sermaye ve yatırımların ülkemize gelmesi, refah seviyemizin artmasına ve insanımızın geleceğine güvenmesini getirecektir. Yurdumuzun insanı çok misafirperverdir. Bu özelliğimiz ülkemize gelenleri güvende hissetmelerini sağlayacaktır. Bu misafirperverlik ve insana saygı ile hizmet alanında çok iyi markalar yaratabiliriz. Batının kurumsallığını ile doğunun duygusallığını Türkiye'de birleştirdiğimizde ortaya çok büyük bir ülke markası çıkacaktır. TÜRK insanı yaratıcı bir o kadar da girişimcidir. Bu özelliklerimizi de kullanıp geliştiriyor olmamız gerekir.

Üç tarafı deniz olan bir ülkenin denizcilikte de marka olabilmesi gerekir. Hele bu denizlerde çok güzel plajlar varsa marinalar konusunda da adını duyurmalı.

THY, bugün ülkemizin önemli bir markası. THY ile hepimiz övünüyoruz. Neden bunun gibi birçok marka eklenmesin?

Türkiye Cumhuriyetimizin markası üzerine çalışmaya başladığımızda, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü ile kadınların toplumsal yaşamda yer alabilmeleri konularında hızla düzeleceğimize inanıyorum.


Meral İnci Zaim

Yönetim Kurulu Üyesi

İnci Holding A.Ş.

 

 

ETİKETLER
İLGİLİ YAZILAR

YORUM YAZIN

Arşivler
twitter.com/meralincizaim
  • T

    Tweeted on 10:26 PM Nov 25