11/06/2012 – Erdoğan’ın Kaplan Devleti – Frankfurter Allgemeine Zeitung
Frankfurter Allgemeine Zeitung, 11 Haziran 2012, Wolfgang Günter Lerch
Rekora kadar çok az kaldı: Az zaman sonra Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de en çok süre görev başında bulunan başbakan olacak. Eğer sağlığı el verirse Erdoğan hatta bu rekoru daha da geliştirebilir. Bu durumun önemli nedeni, İstanbul’un fakir semti Kasımpaşa’dan çıkan ve ılımlı İslam görüşüne sahip olan AKP’ nin başında yer alan bu kişinin beraberinde getirdiği politik istikrardır. En az bunun kadar önemli olan başka bir faktör de ülkenin Erdoğan yıllarında kaydettiği ve bölgesine örnek olan ekonomik gelişmedir.
Bu ekonomik gelişmenin sinyalleri şehirde bankalar semti olarak bilinen Levent’te ve İstanbul’un Asya yakasında gökdelen ardına gökdelen ile gelişen Ataşehir’de kolaylıkla görülmektedir. İstanbul ülkenin başka birçok bölgesi gibi gelişmektedir. Turistler tarafindan da özellikle İstanbul gitgide daha çok sevilmekte. Yakın zamanda şehirde 40-50 yüksek yıldızlı yeni otel açılması planlanmaktadır. Bu sene için yaklaşık yüzde beş oranında bir büyüme oranı beklenmektedir.
Almanya’da çok popüler olmayan Erdoğan ülkesinde birçok Türk tarafından karizmatik bir kişilik olarak görülmektedir. 1999 yılında meydana gelen büyük deprem, devletin ve eski elit kesimin çaresizliğine işaret etti. Bundan iki sene sonra ortaya çıkan ekonomik krizin derinliği ise 1875 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun iflas etmesi durumu ile de karşılaştırıldı. Bu durumun akabinde ekonomist Kemal Derviş ülkede yeni bir başlangıcın temellerini attı; Türkiye’yi pazar ekonomisine geçirdi. Aynı sene içerisinde AKP kuruldu, 2002 yılında genel seçimleri kazandı ve Kemal Derviş’in ekonomiyi liberalleştirme modelini benimsedi. O günden beri Türkiye sadece 2008/9 döneminde çok kısa durgunluğa uğrayan bir ekonomik gelişmeye sahne oldu. Hükümet o dönemde bile hızlı tepki göstererek birçok ülkeden daha hızlı şekilde krizden çıktı. Bugün Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisi.
TÜSIAD International Başkan Yardımcısı ve Alman iş adamı Markus Slevogt, „Almanya’da kadınlarda baş örtüsüne ve Erdoğan’ın gizli İslamlaşma ajandasına indirgenen yanlış bir Türkiye algısı kol gezmekte“ demekte. Her ne kadar Ankara’nın Alman iş dünyası ile kooperasyonu bir başarı hikayesi olarak görülüyor olsa da, Türkiye’de daha fazla Alman yatırımı arzulanmakta. Türk ve Alman firmalarının patron katlarında Alman disiplini-Türk yaratıcılığı kombinasyonunun en iyi bileşim olduğu konuşulmakta. Türkiye’de başarıyla faaliyet gösteren Alman firmalarının arasında eski tecrübeliler Siemens (150 senedir Türkiye’de faaliyet göstermekte), Mercedes, Henkel, BASF, RWE ve Metro’nun yanı sıra, Türkiye pazarında birkaç yıldır faaliyet gösteren ayakkabı üreticisi Deichmann gibi firmalar da bulunmakta.
Muhtemelen Erdoğan’ın 2002 yılından sonra iki kere daha genel seçimlerde oylarını arttırarak galip gelmesi ve kendisiyle yüzde yüz aynı politik anlayışa sahip olmayan kişilerden de oy almasının nedeni ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik gelişme süreci. Ekonomik canlanma ülkede daha önceleri oldukça geri kalmış Doğu bölgelerinde de hissedilmekte. Türkiye’de hala dikkati çeken Batı-Doğu kesimleri arasında mevcut olan gelişmişlik düzeyi farkı, büyük cari açık ve gençlerin yüksek işsizlik oranı Türk ekonomisinin kırılgan noktalarına işaret ediyor. Öte yandan Kürt sorununa rağmen Diyarbakır gibi şehirlerde ekonomik gelişme hissedilmekte. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün anavatanı olan ve Anadolu Kaplanı Şehirleri olarak anılan Kayseri ve Gaziantep ise gelecekte de ekonomik gelişmenin önemli merkezleri olmaya aday olarak görülmekte. Tuz Gölü’nün yakınlarında konumlanmış olan ve uzun seneler boyunca uykuya dalmış olan Aksaray ise Mercedes’in otobüs ve tır ürettiği fabrikası sayesinde bugün önemli bir şehir haline gelmekte.
Güçlü İnci Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Meral İnci Zaim, „Kayseri’deki insanlar toplumlarına katkıda bulunmak istiyorlar“ demekte. Bu durum birçok kişi tarafından Türkiye’de Kuran’ın söylemleri ile ekonomik faaliyetlerdeki iş ahlakını bütünleştiren „İslam Kalvenizmi“ olarak betimlenmekte. Ve Meral İnci ülkede iş dünyasında çok yüksek bir pozisyonda bulunan tek iş kadını değil: Sabancı Grubu Başkanı Güler Sabancı ülkenin en güçlü kadını olarak anılırken, Türkiye’de iş dünyasında üst düzey kadın yönetici oranının da Almanya’daki orandan daha yüksek olduğu bilinmekte.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoglu tarafindan ortaya atılan „Stratejik Derinlik“ politikası, aslında meyvelerini dış politikadan daha çok ekonomik ilişkilerde toplamakta. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu tarafindan yönetilen Arap komşulara doğru yapılan açılım ülkeyi yeni pazarlara entegre etti. Erdoğan liderliğinde de Türkiye, Avrupa ve AB üyeliğine önem vermekte. Öte yandan Iran, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Orta Asya ve Rusya ile ticaretin geliştirilmesi çok çeşitliliği de beraberinde getirmekte. Türkiye’nin Rus ve Hazar Denizi bölgesi gaz bağımlılığı, ülkeyi bu alanda da güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi (Ege bölgesi) alternatif arayışlarına itmekte. Ali Babacan’ın liderliğinde Ankara dış yatırımcılar için teşvik programları oluşturuyor. Öte yandan Türk iş adamları ise Berlin’in iş ziyareti yapmayı amaçlayan Türk iş dünyası temsilcilerine uyguladığı ve zamanın çok gerisinde kalmış vize prosedürlerini eleştiriyor.
10 senelik AKP iktidarı belli eleştirileri de beraberinde getirdi. Eskiden olduğu gibi bu gün de ülkede yazar ve gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlandığına dair eleştiriler yapılmakta. Hukuk düzeneğinin anlaşılamayan bir yanı olarak general ve komutanları birebir ilgilendiren ve sözde „Ergenekon Örgütü“ olarak adlandırılan durum karsısında Türk adaletinin tavrına işaret edilmekte. Öte yandan su anki Avro-krizine ilişkin olarak gerek politikacılar ve iş dünyası temsilcileri gerekse Alman ortakları biraz endişe ile yaklaşırken, Türkiye’nin geçmiş krizlerden edindiği tecrübe nedeniyle Türk ekonomisine güven duymaya da devam ediyorlar. 1993 yılında vefat eden ekonomist cumhurbaşkanı Turgut Özal, ülkeyi dünyanın ekonomi kaplanı yapmayı amaçlamıştı. Erdoğan liderliğinde Türkiye bir kaplan oldu diyebiliriz.