Institut du Bosphore Bilim Kurulu Toplantısı
16 Mart’ta Paris’te Gerçekleştirilen Institut du Bosphore Bilim Kurulu Toplantısı’na Meral İnci Zaim TÜSİAD’ı Temsilen Katıldı.
Ülkemizin imajının Avrupa’daki karar vericiler/elitler ve kamuoyu nezdinde olumlu yönde gelişmesi, Türkiye’nin AB ile üyelik sürecine ivme kazandıracaktır. TÜSİAD, bu çerçevede 2005 yılındakurmuş olduğu Yurtdışı İletişim Komisyonu ile bu alanda yürütülen çalışmalara destek vermeyi sürdürmektedir.Benimsenen iletişim stratejisinin temel hedefi, teknik uyum çalışmalarını başarıyla tamamlayarak AB’ye üyelik aşamasına gelmiş Türkiye toplumunun AB’nin genel değer ve ilkeleriyle uyumlu bir konumda olacağı mesajını Avrupa kamuoylarına çeşitli kanallar aracılığı ile iletmektir.
Bu kapsamda Fransa’da yürütülen iletişim stratejisi “L’Institut du Bosphore / Boğaziçi Enstitüsü” (www.institut-bosphore.org) adlı düşünce kuruluşu çevresinde şekillenmektedir. TÜSİAD’ın inisiyatifi ile 2009 yılında Paris’te kurulan Institut du Bosphore, Fransız toplumunda günümüz Türkiye’sinin ekonomik, siyasal ve kültürel özellikleri hakkında bilgileri derinleştirmeyi, bu konularda bilimsel araştırmalarda bulunmayı ve Fransa ile kültürel etkileşimi, iletişimi ve işbirliğini desteklemeyi amaçlamaktadır.
Institut du Bosphore bünyesinde Türk ve Fransız politikacılar, kanaat önderleri, iş dünyası ve medya temsilcilerinden oluşan bir Bilim Kurulu bulunmaktadır. Senede iki kere Paris’te biraraya gelen Bilim Kurulu üyeleri,enstitünün senelik programına ilişkin görüş alışverişinde bulunmanın yanısıra, Fransa’nın ve Türkiye’nin gündeminde bulunan konuları ve ikili ilişkileri değerlendirir.
16 Mart 2012 tarihinde Paris’te, Bilim Kurulu eş başkanları Kemal Derviş ve Henri de Castries’nin katılımıyla altıncı Bilim Kurulu Toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantı çerçevesinde, Euro bölgesinde ekonomik kriz, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçim kampanyaları, cumhurbaşkanlığı seçimleri gölgesinde Türkiye – Fransa ilişkileri ve Fransa’da kabul edilen soykırımların inkarının para ve hapis cezaları ile yargılanması hükmünü öngören yasa tasarısına ilişkin süreç üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ayrıca, AB’nin yeni mimarisinin Türkiye’nin üyelik sürecine olası etkileri üzerine görüş alışverişinde bulunulmuştur.
